haritadan yer beğen gidiyoruz!
Bizde tayin demek, o tayin bize çıkmasa da, hayatımızın
kökten sarsılması demektir. Tayin dönemi bizim için olmasa dahi en sancılı
zamanları içerir. Hal öyle ki yeme isteğin, gezme isteğin, yaşama sevincin
azalır hatta ve hatta yok olur. Baban eve geldiğinde çaresiz bir o kadar mahcup
bakışlar ve sıkılganlık ile adımını içeri atar. Suçu kendisinde bilir. Çünkü iki
ya da her üç dört yılda bir belki bazen altı ayda bir yer değiştirmek zorunda
kalırsın. Bunun sorumluluğunu omuzlarında, vicdanıyla birlikte hisseder. Sen ise
sessizce bu sorumluluğun ona ait olmadığını hissettirmek için bir Türkiye
haritasını açar hadi bakalım yeni yerimizi beğenelim der ve işaretlemeye
başlarsın. Doğu ise en zor koşullarda hayatının en karanlık zamanları olacağını
bilmene rağmen, orayla ilgili tüm iyi şeyleri düşünür hayaller kurmaya
başlarsın. Okul, kurs imkânı en azami seviyedeyken, yaşam alanı bile senin için
yok denecek kadar az ve kimlik saklama peşindeyken; sen gideceğin yer
için ailen ve en önemlisi bu sorumluluğu, bize karşı mahcubiyetini sırtına alan
baban için hayaller kurmaya başlarsın. Kimi insan hayallerin boş bir çöplükten
ibaret olduğunu düşünür. Saçmalık. Hayaller olmasaydı bu şartları hadi bu
şartları geçiyorum hayatı nasıl idame ettirebilirdik? Haritadan en
yaşanabiliritesi olan yerleri seçtik ve sancılı dönemler başladı. Bekliyoruz ne
zaman haber gelecek. Bizim düşlediklerimiz mi, isteklerimiz mi olacak. Yoksa tam
bir sürpriz gibi hatta bazen bir ateş gibi olan gerçekler olacak mı? Bu bekleme
sürecinde ev toplamalar, koliler ile yaşam alanı içine girmeler, koli bandının
o itici sesleri –hayatta en nefret ettiğim sestir.- günlük bir rutin haline
gelir. Taa ki siz yeni tayin yerine yerleşene kadar
Bazen ateş gibi dedim
ya hani. Bu sizin ailenizin birbirinden ayrılacağına işarettir. Görev ayrılıkları.
Büyük bir gurur, itiraf etmeliyim ki büyük bir korkuyla beraber babanızı teslim
edeceksinizdir. Normal aileler bunu erkek evlatlarını 19-23 yaşlarında askere
göndererek ya uzun dönemde ya da kısa dönem için yaşarlarken bizler anne baba
olmadan –eşler için sevdiğiniz adamı hayatınıza aldığınızdan ölene kadar-
yaşıyoruz.
Fazla mı fazla gerçeksel olguları hep birilerinden duymak istemiştim. Birilerinin benim gibi düşündüğünü yansıtmasını çocukluk zamanlarımda beklerdim. Araştırırdım. Bulamazdım. Şimdi ise kaleme alıyorum. Bundan dolayı birazcık gevezeliğimi mazur görün artık. Bir dahaki yazılarda bunun devamını sizlere kavuşturmak dileğiyle. Kendinize iyi
davranın. Bu arada sizin
de paylaşmak istediğiniz anıları, düşünceleri yorumda bekliyorum. ^-^
Hiç yorum yok: